Konumuz bu kez Türk bir mimar..1936 Elazığ Harput doğumlu..Babasının memuriyeti gereği pek çok şehri tanıyarak başlayan yaşamında, Anadolu sevdası da onunla beraber gelişiyor.Önce İstanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi, ardından aynı üniversitede Tarih kürsüsünde asistanlık , İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünde Tarih ve Restorasyon kürsüsünde asistanlık, doçentlik (1973) ve profesörlük (1979).Bir de 1990 yılında arkadaşlarıyla beraber vakıf statüsünde kurdukları ÇEKÜL..(Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı)
İşte Prof. Dr. Metin Sözen’in kestirmeden hayat hikayesi..Nezdinde hocaya ve vakfına hayranlığım, Anadolu’nun çeşitli kentlerini gezerken gördüğüm ve büyülendiğim işleri nedeniyle oldu.Safranbolu ile başlayıp, bu güzelim beldenin UNESCO Dünya Mirası listesine girmesiyle taçlandırılan mucizevi dokunuşları fark etmemek, etkilenmemek elde değil..Kentlerin ve doğal kaynakların yağmalanmakta olduğu günümüz koşullarında Çekül’ün çabaları vahada serap görmek gibi, umut veren bir direniş gibi.
’’Kendini Koruyan Kentler’’ projesi vakfın son derece başarılı bir şekilde yürüttüğü çalışmalardan biri..Bu proje sadece mimarlık, şehir planlama, restorasyon, kültürel miras ile ilgili çalışmalar yürütenlere değil, “kent”ine sahip çıkmak isteyen herkese sesleniyor.
Gaziantep’te gezmeye doyamadığım, eskinin çöplüğü; şimdilerde Anteplilerin gurur duyduğu Şahinbey Belediyesi Bey Mahallesindeki eski Antep evlerinin restorasyonu, Antakya’da kent içindeki düzenlemelerin yanısıra Şenköy’den Samandağ’a kadar yapılan pek çok çalışma, Urfa’da Kent Müzesi ve Arşivi olarak restore edilen Bey Kapısı’ndaki Mahmutoğlu Kulesi, Kars’ta restore edilip koruma altına alınan Baltık mimarisi örnekleri, Amasra’da Çekül gönüllüleri tarafından yürütülen ‘Küçük Hamam’ projesi, Trakya bütünü içerisinde Edirne’yi anımsatmayı toplumsal bir görev olarak gören anlayış ve daha yüzlercesi. Mardin mesela.. Mezopotamya’nın bir deniz gibi uzandığı, taşların, güneşin aynı dili konuştuğu Mardin; doğal, kültürel ve kentsel koruma politikaları üretmeye ve kendini korumaya ÇEKÜL Vakfı’nın 7 Bölge 7 Kent projesiyle başlamıştı. Yaklaşık 20 yıldır kentteki koruma çalışmaları devam ediyor.
Yine Metin Sözen ve Çekül Vakfının öncülük edip,rahmetli Oktay Ekinci’nin de katkısıyla kurulan ‘Tarihi Kentler Birliği’ de üzerinde durulması gereken önemli bir proje. (http://www.tarihikentlerbirligi.org/) Bu birliğe üye çeşitli partilere mensup belediye başkanları, politik çekişmelerden uzak, tam bir ortak anlayış ve uyum içerisinde çalışıyorlar.Bu kapsamda ele alınan kentlerin önce mevcut değerlerinin analizi yapılıyor ve bir yol haritası belirleniyor.Çalışmalar, ilgili valiliklerin ve belediyelerin desteğiyle yürütülüyor. (Meraklısına Şanlıurfa örneği: http://www.cekulvakfi.org.tr/haber/sanliurfa-yol-haritasi-tamamlandi)
Kent envanterleri, ‘Köyler Yaşamalıdır’, ‘Sinan’a Saygı’,’Herkese 7 Ağaç’..Herbiri birbirinden değerli onlarca çalışma..
Koruma bilincinin ‘yerelden’ başlaması az buz bir kazanç olmasa gerek..Kendini yaşadığı kente ait hisseden, kentine sahip çıkan ve kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarmayı hedefleyen bireyler; kentlerin kendine özgü niteliklerini öne çıkarma bilinciyle çalışan belediyeler..Kentlerin kaderi değişiyor, gözümüzle görüyor, elimizle dokunuyoruz..Sürü dışı insanların küçük adımlarıyla başlayıp, bütün ülkeye yayılan bir gurur tablosu bu..Çok yaşa Metin hoca..(İzmir’de de Tilkilik ve Basmane’ye bir dokunsa ?)